12 Oca 2021

Alkış


“Şiddet, yetersiz kimsenin son barınağıdır.” Isaac Asimov

İyi geceler.

Öylesine hapsolmuşuz ki kabuğumuza, etrafımızda, çevremizde, ülkemizde yaşanan elim olaylardan uzak kalmışız. Aslında gözlerimizi, kulaklarımızı kapatıyoruz. “Benim derdim değil, bana ne, bizi ilgilendirmez…” diyerek, kendimizi görmediğimize ikna edip başımızı diğer yöne çevirerek biz bizden olanlardan kopmuşuz. Nerde kaldı “Han’ım” diye seslenilen eşler? Nerede kaldı “Anam” deyip ellerini öptüğümüz annelerimiz? Neredeler? Söyleyim, bir anlık göz kararmaları(!) uğruna hayatları çalındı.

Hala “Ya benimsin ya kara toprağın” mı? Nasıl kolaylıkla söyleyebiliyoruz, dillere pelesenk yaptık bu sözü hayret ediyorum. Gerçi özledim, seni seviyorum demenin de anlamının bu olduğunu zannedenler var. Bazı sözcükleri söylemek için içinin doldurulması gerekir ama bazılarını mizaha dahi vurmamak lazım. Çünkü bazı bedenler bu yersizleşmiş mizaha(!) kurban ediliyor. 29 Aralık 2020'de bu ülkede 3kadın öldürüldü. Öncesinde de vardı, sonrasında da bitmeyecek. Zihniyet aynı kaldıktan sonra bitmesini istemek bir ütopya dileği kalır ama olsun, yağmasak de gürleyelim. Bir arkadaşım, yaşanan olaylara tepkisini göstermek için geçmiş zamanlarda yaşadığı bir olaydan bahsederek bir paylaşım yaptı. Paylaşımında özetle (özetlemiş olsam da lütfen her kelimesine dikkat edin) şöyle yazıyor:

 “Kızlar yurdunda yapılan bir konferansta, motivasyon için konuşma yapan adam ‘kadının yerinin evi olduğu, tek işinin çocuklarına bakmak’ olduğunu söyledi ve salondan alkış sesleri yükseldi.” 

Şaşırdınız mı? Şaşırmayın. İlk kez yaşanmıyor bunlar, ilk kez de duymuyoruz üstelik alkışlayanlar da en az konuşanlar kadar yabancı değiller. Göz bantları ve kulaklıklarınızı çıkarmanız sizi olgularımızla yüzleştirecektir. Bazen öylesine gür(!)çıkıyor ki sesimiz, böyle konuşanlara karşı müthiş bir ahenk ve birliktelik ile alkış tutuyoruz. Yazık bize, gerçekten büyük yazık. Neden biliyor musunuz, o konuşanları susturamıyoruz. Bir bütün olup dimdik ayakta kalamıyoruz. Konuşanların biri bitse diğeri başlıyor, yabani ot gibi sürekli bi yerden ürüyorlar ve en enteresan olanı, hepsinin burnumuzun dibinde kadın-erkek-genç-yaşlı-siyasi-eğitimli vs hiçbir ayrımları olmadan devam ediyor olmaları… Çok yazık. Asıl birliktelik tam da o alkışla olmalıydı, sırf bu insanlar sussun diye, kimse onları duymasın diye alkışlanmalıydı, alkışlanmalı, daha yüksek sesle alkışlanmalılar. Onların söylediklerini tasdik etmek için değil onları alaşağı etmek için. En güçlü kahkahayı yine kadınların atabildiği gibi büyük bir alkışla yapılmalı.

Sözle herkes “var”, mesele icraaatte bütünleşebiliyor olmakta. Bir mum diğer mumu aydınlatabilmeli.. aydınlatabilmeli ki karanlıklar aydınlığa çıksın. Emineler, Şuleler, Özgecanlar Cerenler, Pınarlar, Aylinler… yalnız olmasın. Şiddetin her türlüsü son bulsun.

Var olun.

Kadın